cazibe açıklaması
Saraybosna tünelleri doksanlardaki Balkan iç savaşını hatırlatıyor. Kuşatmadan kurtulan Saraybosnalılar burayı "umut tüneli", "hayat tüneli" olarak adlandırarak, bu yapının şehir ve savaşın akıbeti için önemine vurgu yapıyor.
Bu cazibe mimari bir anıt, eski bir kale veya ünlü bir park değil. Bu, tüm bir bölgenin yaşamını ve coğrafyasını tamamen değiştiren bir savaşın mirasıdır. Tünelin önemi, mümkün olan en kısa sürede elle döşenmesiyle kanıtlanıyor: 2800 metre altı ayda.
Saraybosna kuşatması sırasında havaalanı, BM kuvvetleri tarafından kontrol edilen tarafsız bir bölge haline geldi. Bu sayede şehir sakinleri için insani yardım aldı. Bununla birlikte, Bosna silahlı kuvvetlerinin de barış güçleri aracılığıyla aktarılamayan mühimmata ihtiyacı vardı. Bunun için bir tünel kazıldı. Girişi havaalanı yakınında sıradan bir evdeydi, çıkışı Bosna'nın Saraybosna bölgesindeki bir yerleşim bölgesindeydi.
Yeraltı çalışmalarını yürütecek insan gücü, alet ve malzeme eksikliği nedeniyle işin başlaması zor oldu. Tünel, üç vardiya halinde, günün her saati kürek ve kazmalarla kazıldı. Arazi, BM'den ve Sırplardan gizlice el arabalarıyla alındı. Birkaç kez yeraltı suyu geçidi sular altında bıraktı; bunların da manuel olarak boşaltılması gerekiyordu.
Temmuz 1993'te şehre ilk askeri malzeme bu tünelden geçti. Başlangıçta tünel, ahşap ve metalle güçlendirilmiş çamurlu toprak bir geçitti. Mallar elle teslim edildi. Bir yıldan kısa bir süre sonra, küçük demiryolu rayları iki ucu birbirine bağladı. Aynı küçük vagonlar, yanlarında 400 kg'a kadar yükler taşıyordu.
Bir noktada, tünelin varlığı BM gözlemcileri tarafından biliniyordu. Kuşatılmış şehre ulaşmak için de bu yolu kullanmaya başladılar.
Tünel düzenlemesinin son aşaması, bir elektrik kablosunun döşenmesini, su altı suyunu pompalama sistemlerini içerir. Şehre petrol taşımak için bir boru hattı döşendi. Sonra elektrik lambaları ve bir telefon kablosu getirdiler.
İki buçuk yıl boyunca kuşatma altında kalan Saraybosna tüneli sayesinde yaklaşık 400 bin mülteci kaldı.