cazibe açıklaması
Rodos adası haklı olarak Akdeniz'in "incisi" olarak kabul edilir. Muhteşem doğal manzaraları, iklimi, tarihi ve kültürel cazibe merkezlerinin bolluğu her yıl dünyanın her yerinden çok sayıda turist çekmektedir.
Adanın en ilgi çekici yerlerinden biri Rodos Arkeoloji Müzesi'dir. Rodos şehrinin (adanın başkenti) tarihi kesiminde yer almaktadır. Müze, Rodos'un önemli bir mimari ve tarihi anıtı olarak kabul edilen St. John Şövalyeleri'nin ortaçağ hastane binasında yer almaktadır. Hastanenin inşaatına 1440 yılında Büyük Üstat Jean de Lastic tarafından selefinin vasiyet ettiği fonlarla başlandı. İnşaat işi sadece 1489'da Büyük Üstat Pierre d'Aubusson tarafından tamamlandı. 20. yüzyılın başlarında, İtalyanların hala adaya hakim olduğu dönemde, bu muhteşem ortaçağ yapısının büyük ölçekli bir restorasyonu gerçekleştirildi. Bina 1940 yılından beri müze olarak kullanılıyor.
Müzenin sergilenmesi, ziyaretçilere Rodos ve komşu adalardaki arkeolojik kazılar sırasında bulunan çeşitli eserler sunuyor. Koleksiyonda çeşitli seramikler (muhteşem antika vazolar ve amforalar dahil), heykeller, figürinler, ev eşyaları, mücevherler, cenaze eserleri, madeni paralar, güzel mozaikler ve çok daha fazlası yer alıyor. Müzedeki en değerli sergilerden biri tanrı Helios'un (MÖ 2. yy) mermer başıdır. Afrodit'in iki muhteşem heykeli (MÖ 4. ve 1. yüzyıllar), bir Zeus heykeli, güzel kısmalara sahip şövalye dönemi mezar taşları ve klasik antik çağın ünlü şaheseri - Girit ve Timarista mezar taşı (yaklaşık M. Ö. 420-410 yıl M. Ö.). Müzenin devasa avlusu iki katlı kemerli galerilerle çevrilidir. Batı revağında, ön ayakları arasında boğa başı olan aslan şeklinde Helenistik bir mezar steli, ayağında ise Karpathos adasından bir Hıristiyan bazilikasından muhteşem bir mozaiğin parçası bulunmaktadır.
Rodos Arkeoloji Müzesi ve önemli tarihi eserlerden oluşan eşsiz koleksiyonu, en sofistike antika severleri bile etkileyecek.