cazibe açıklaması
"Beyaz Kale" olarak da bilinen Al-Husn Sarayı, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilen Abu Dabi'nin başlıca cazibe merkezlerinden biridir. İlk sözü 1703 yılına dayanan bu en eski bina, şehrin oluşumunun başlangıcı oldu.
Beyaz duvarlı küçük bir kale, Libya kabilesi Beni Yas'ın yerlileri tarafından taze bir baharın bulunduğu yere dikildi. İçerideki kuyuyu düşmandan koruması gereken bu duvarlardı. Zamanla, kuyunun etrafına yüksek duvarlı gerçek bir büyük kale inşa edildi. Koruyucu işlevlere ek olarak, kale, Abu Dabi'nin gelecekteki yöneticilerinin ikametgahı olarak hizmet vermeye başladı. Şehir gelişmeye başladı ve eski kalenin çevresinde birçok yeni bina ortaya çıktı.
19. ve 20. yüzyıllarda, deniz ticaretinden petrol üretimine ve satışına kadar çeşitli faaliyet alanları, El-Hüsn kalesinin sakinlerinin geçim kaynağıydı ve bu da burada büyük bir şehrin ortaya çıkmasına neden oldu..
Al-Husn sarayı, 1966 yılına kadar şeyhin ikametgahıydı. 1976'dan 1983'e kadar sarayın tam bir yeniden inşası gerçekleştirildi. Şimdi tarihi mirasın bu temsilcisi müze kompleksinin bir parçası ve 2007'den beri tamamen ziyaretçilere açık. Daha önce, sadece kale duvarlarının altında yürüyüşe ve gözetleme kulesine ziyarete izin veriliyordu.
Sarayın topraklarında, eski belge ve nesnelerin incelenmesi için geniş bir arşiv içeren bir Belgeleme ve Araştırma Merkezi açıldı. Müze kompleksine yerleştirilen sergiler, bu bölgenin nüfusunun yaşamının gerçek bir resmini yeniden yaratıyor. Ünlü Al-Husn Kütüphanesi'nin kitap fonu iki milyondan fazla kitap içeriyor.
Al Husn Palace, şaşırtıcı mimarisiyle ziyaretçileri şaşırtmakla kalmaz, aynı zamanda Abu Dabi'nin tarihi geçmişinden birçok ilginç gerçeği de sunar.